“Mi Minör” Oyunu ve İlk Gösterimi Üzerine
Sunday, December 2nd, 2012Önce kendisini sosyal medya aracılığıyla, ardından da yazılı ve görsel basında yer alan haberleriyle duyduk. Dijital imkanların, sosyal medyanın ve tiyatro’nun gücünü farklı bir şekilde biraraya getirdiği iddiasındaki “mi minör” oyunundan bahsediyorum.
Yönetmenliğini Memet Ali Alabora’nın yaptığı, metnini Meltem Arıkan’ın kaleme aldığı “Mi Minör” oyunu 1 Aralık 2012 Cumartesi akşamı Maçka Küçükçiftlik Parkta yer alan kışlık çadırda prömiyerini yaptı. Vaad ettiği yeniliği -dünyanın ilk RPG (Role Playing Game) entegreli sosyal oyunu- görmek için biz de “pinima” ülkesine gidip, yerlerimizi aldık. Oyun politik komedi türüne yakın durmasına rağmen yer yer fars öğeleri, yer yer de halk tiyatrosu öğelerini ve gerçek zamanlı sosyal medya kullanımını öne çıkarıyor. Oyunun izleyici gözüyle değerlendirmesini yapmadan önce “Mi Minör” ekibinin oyun için kullandığı tanıtım yazısına da bakalım:
“Mi Minör “Kendine Özgür Ülke Pinima“da geçen bir oyundur. Oyun alanına girdiğiniz anda Pinima‘ya girmiş olursunuz. Pinima herşeye başkanın karar verdiği, demokrasiyle yönetilen bir ülkedir. Yakışıklı, akıllı ve gece gündüz uykusuz kalarak halkı için neyin doğru neyin yanlış olduğunu düşünen başkan seçimlere katılacak iki partinin de başkan adayıdır.
Pinima‘da düşünmenize gerek yoktur, ama isterseniz düşünce özgürlüğü satın alabilirsiniz. Pinima‘da tek tehlike uzaylılardır. Pinima halkı en çok uzaylılardan korkar çünkü uzaylılar akılları ele geçirebilir.
Mi Minör’de seyirci isterse tribünlere oturarak seyirci kalmayı, isterse oyuncularla aynı zeminde ayakta durarak oyuna katılmayı seçebilir. Gösteri boyunca Ustream, Twitter ve Facebook’da neler olduğunu kaçırmak istemiyorsanız, akıllı telefonlarınızı kullanabilirsiniz. Piyanosunun tiz sesleri yasaklanan Piyanist, ona eşlik eden müzisyen ve seyirciler gösteri sırasında bambaşka bir deneyim yaşamanızı sağlayabilir.”
“Mi Minör “oyunu sahne kullanımı, sosyal medya ile entegre olma çabası ve seyirciyi oyunun içinde oyunun bir parçası yapma girişimi ile bazı farklılıklar vaad etmiş olsa da, bu vaadleri yerine getirebildiğini söylemek zor.
Oyunun temel problemi sahne kullanımında ve bu kullanıma bağlı olarak ortaya çıkan tempoda kendini gösteriyor. Gerek sahne yerleşimi gerekse sahneler arası geçişler akıcı olamıyor. Işıklandırma, ses ve oyuncu yerleşimleri üzerine sıkıntılar bariz şekilde belli oluyor. Gerek konu gerekse format itibariyle doğaçlama havası, seyircinin katılımı gibi unsurlar öne sürülebilir ama burada bahsettiğim “iyi çalışılmamış” bir sahne yerleşimi ve akıcılık.
Oyunun baş kahramanlarından “Piyanist” Pınar Öğün oyun için “dünyanın ilk RPG (Role Playing Game) entegreli sosyal oyunu gibi bir yorum yapmıştı. Ama benim görebildiğim kadarıyla oyuncular RPG kavramını biraz farklı anlamışlar. Hem RPG yönüyle hem de sosyal medya kullanımıyla oyun extra bir şey sunamıyor. Evet, oyun boyunca akıllı telefon kullanımı serbest, isteyen tweet atabiliyor, fotoğraf çekebiliyor veya oyunu sosyal medyadan kısmen takip edebiliyor ama etkileşim tek boyutta kalıyor. Kötü demiyorum ama çok yeni birşey de değil bu durum. Veya oyunun kendisine tiyatral anlamda doğrudan bir katkı sunmuyor.
Metnin içeriğine baktığımızda ise “hayali bir ülke” özelinde ülkemize ve demokrasiye dair bir analoji ile yaratılan metin yer yer güzel unsurlar ile süslenmiş olmasına rağmen (mesela yasama/yürütme/yargı yerine yasama/yürütme/yazgı, “yargıç” yerine “yazgıç” gibi) bu unsurlar veya bu tat oyunun geneline yayılamamış. Metnin bir kısmı “kör gözüm parmağına” şeklinde kuru bir havaya teslim edilmiş. Komedi türünde sergilenen bir oyunda zeki ve keskin bir mizah beklemek seyircinin hakkıdır ama “Mi Minör” oyunundaki mizah anlayışı biraz yüzeysel kalmış ve oyunun geneline iyi yayılamamış.
Bir seyirci olarak beni rahatsız eden son konuysa ses düzeniyle ilgili. Oyun mekanının kışlık çadır olması ve akustik özelliklerinin eksik olması çok ciddi bir soruna yol açıyor. Oyundaki şarkıların bir çoğu bu ses sorunu yüzünden anlaşılmaz oluyor, kulak tırmalıyor. Dolayısıyla ses kullanımı bir şekilde bu mekana gore ayarlanmalı, yoksa şarkılar ve bazı diyaloglar hep anlaşılmaz kalabilir.
Charlie Chaplin’in “halkın acıtılmasına, ilk ses oyuncudan çıkmıyorsa, ortada oyuncu diye bir şey yok, her yer soytarı dolu demektir” diye bir sözü vardır. Mi Minör ekibi bu açıdan bakıldığında “meselesi” olan bir oyun ortaya koymaya, halkının acıtılmasına tepkisini göstermeye çalışıyor. Doğru bir düşünceyle çıktıkları yolda ele aldıkları konuyu daha güzel bir şekilde yansıtabilirlerdi gibime geliyor.
Bazı aksaklıklarına, sahnesel sorunlarına rağmen gidilip görülebilecek bir oyun Mi Minör. Meraklıları için oyun programı aşağıdaki gibi:
Mi Minör Gösterim Takvimi
5 Aralık 2012 Çarşamba, 21.00 – Maçka KüçükÇiftlik Park / Beşiktaş
9 Aralık 2012 Pazar, 18.00 Â – Maçka KüçükÇiftlik Park / Beşiktaş
13 Aralık 2012 Perşembe, 21.00 Caferağa Spor Salonu / Kadıköy
20 Aralık 2012 Perşembe, 21.00 Caferağa Spor Salonu / Kadıköy
–
Neşeli pazarlar,
.