Posts Tagged ‘franz kafka’

Kafka’nın Maymunu – Bir Akademiye Rapor

Sunday, May 20th, 2012

Yıllar önce okuduğum Kafka öykülerinden. Az çok metni de hatırlıyorum. Bir maymunun ağzından insanlığa dair bir öykü. 18. IKSV Tiyatro Festivali programında, daha programda görür görmez, gitmeliyim dediğim ama her ne olduysa Ara Cafe’nin kendine has ortamında festival programını yaparken aklımda olan ama gişe ortamının soğukluğundan ve telaşından atladığım bir oyun “Kafka’nın Maymunu”. Sonrası ise malum, tek kurşunu olan kovboy misali o tek kurşunu karavana atmıştım ve bu oyuna artık yer ve bilet kalmamıştı. Boynumu büküp süklüm püklüm diğer oyunlarla avunmak düşmüştü payıma.

Kafka

Kafka'nın Maymunu

İyi haber -pek şaşırtıcı!- IKSV’den geldi. E-posta “ek gösterim” diyor, “kafka’nın maymunu” diyordu. İnanmamış olacağım ki bir daha okudum epostayı, yok yok gerçekten “ek gösterim” yazdığına kanaat getirince “bin atlı çocuklar gibi şendik” nidasıyla aldım biletleri, sonra arkadaşa yanaştım, usulca “20 Mayıs Pazar – Kafka’nın Maymunu” dedim, boş tut o günü dedim. Boru mu, Kafka bu, her bünyeye yaramayabilirdi.

Tiyatro Festivalinin benim programımdaki ilk oyunu (yaka beyaz), oyun ve metin kalitesi olarak, beklentilerimi karşılamamış, Orfeo ise çıtayı yükseltmişti. Şimdi sıra daha sağlam bir oyunda diyerek Kenter Tiyatorusunun koltuklarına kurulduk. Işıklar karardı, sahne aydınlandı.

“Kafka’nın Maymunu” Franz Kafka’nın “Bir Akademiye Rapor” isimli öyküsünden uyarlanan tek kişilik (Kırmızı Peter)  bir performans. IKSV festival programında bu oyun için şöyle diyor:

“Konuşmayı ve bir insan gibi davranmayı öğrenmiş olan bir maymunun monologuna dayanan bir öykü. Laurence Olivier Ödülü sahibi, Peter Brook gibi önemli yönetmenlerle çalışan Kathryn Hunter, usta oyunculuğuyla kendini korumak için insanlaşmaya çalışan bir maymunun varoluş öyküsünü sahneye başarılı bir şekilde taşıyor. Her bireyin toplumda kendisi için yarattığı değişen kimlikler arasında nasıl maymunlaştığı ve yabancılaşma duygusu oyunun ana temasını oluşturuyor. Gittiği her ülkede kapalı gişe oynayan, olağanüstü eleştiriler alan Kafka’nın Maymunu, British Council işbirliğiyle,  İstanbul’da!”

Kafka’nın kendine has mizahından öğler taşıyan, literatürde “Transformation – Dönüşüm” kadar yer bulamamış ama en az onun kadar ilginç ve güzel bir metin. Dönüşümde bir sabah bunaltıcı düşlerden uyanıp, kendini yatağında dev bir böceğe dönüşmüş olarak bulan Gregor Samsa’nın kendi ağzından öyküsünü dinlerken “Bir Akademiye Rapor” da insanlaşmış maymun Kırmızı Peter’in öyküsünü kendi ağzından dinliyoruz.

Kırmızı Peter’in akademiye sunduğu rapordaki “maymunluğunuz, tabii eğer geride bıraktıysanız baylar, benimkinin bana uzak olduğundan daha uzak olamaz sizlere” sözleri ile insanlığa karşı bakışı yansıtırken; hem orjinal öyküdeki hem de oyundaki “hayatımda ilk kez bir çıkış yolu bulamaz duruma düşmüştüm” sözleri ile başlayan kısımda da aslında neyi istediğini  anlatır. İstediği “hürriyet” değildir, istediği sadece bir çıkış yoludur, nereye olduğu fark etmez. Ardından “isterse çıkış yolu bir aldanış olsun, kabulümdür” derken de “insanlar gibi” olmanın bir çıkış yolu olabileceğini fark eder.

Maymun “Kırmızı Peter” rolünü oynayan Kathryn Hunter bol ödüllü bir sanatçı, tiyatro duayenlerinden Peter Brook ile de çalışmışlığı var. Yaklaşık bir saat boyunca izleyenlere güzel bir performans / oyun sunuyor. Grubun (Young Vic Theatre Company) oyunu hazırlama sürecinde düşündükleri “seyirciyi de onların insanlığın birer üyesi olarak bu işe bulaştırma” istekleri gösterim esnasındaki başarılı etkileşimlerle amacına ulaşıyor.

“Bu yapıt, mizah ve kendiyle dalga geçme kisvesi altında, insanlık ve medeniyete dönük büyük bir itham ve Kafka onu yazdığından bu yana hatalarımızı düzeltme konusunda pek bir mesafe kat etmiş sayılmayız. Bu anlamda “akademi” yalnızca insanlığın temsili”. (program dergisinden)

Oyun bitti, çıktık. Eh gayet güzel ve iyi bir oyun izlemişim, “kaliforniya semalarına nispet yapmam lazım” diye geçiriyorum içimden. Bizim gurbet kuşu Burak (Çatlı) burada olaydı, galata kulesinin oraya gider pipo içerdik, o kırmızı peter olurdu, ben de gregor samsa.

Neşeli pazarlar,