“Bilgisayar Türkçesi”, Radikal 2, Sayı 503

May 22, 2006 | No comment »

Radikal İki ekinin 503. sayısında ODTÜ’de araştırma görevlisi olarak çalışan Çağrı Öztürk’ün “Bilgisayar Türkçesi” başlıklı bir yazısı yayınlandı. Yazıyı okuyabilmeniz için 24.05.2006 tarihini bekleyip, http://www.radikal.com.tr/ek_haber.php?ek=r2&haberno=5884 internet adresine gitmeniz yeterli(Veya dünkü Radikal Gazetesini edinebilirsiniz). Neyse konumuza dönelim. Çağrı Öztürk bu yazısında “20 yıl sonra gramofon muamelesi görecek teknolojilere verdiğimiz isimleri, yazılarımıza bulaştırıp edebiyatımızı eskimeye meyillendirmenin ne anlamı var?” diyerek, Türkçe yazılım sorununu bir “hastalık” olarak nitelendiriyor, ardından da bunun niye hastalık olduğunu kendi çapında gerekçelendirmeye uğraşıyor. “uğraşıyor” diyorum çünkü yazı uğraştan öteye gidemiyor, muallak, garip gerekçeler öne sürüyor. Mesela ” ‘command prompt’ u niye ‘komut istemcisi’ olarak çeviriyoruz, babam için her ikisi de anlamsız üstelik dil için de hiç estetik durmuyor” gibi akademik(!), bilimsel(!) tezler öne sürebiliyor. “Başarım”, “ağ geçidi” gibi kelimeler karşısında Türkçe sevgisinin “katmerlenmediğinden”, çirkin bulduğundan söz ediyor.

Yazar en can alıcı yorumunu ise şöyle dillendiriyor: “…Yani özetle bilgisayar teknolojisinde rekabetçi olabilmek istiyorsak yerelleşmenin değil, globalleşmenin destekçisi olmamız ve bu trende de kendimizi adapte etmemiz gerekiyor, trendi kendi keyfimize uydurmak yerine.”

Çağrı Öztürk’ün bu yorumları için söylenebilecek çok şey var. Bunlardan bir tanesi de şu meşhur globalleşme ile ilgili. Bilim dünyasında hakeza yazılım dünyasında globalleşebilmenin yolu yerelleşmekten geçmektedir. Yerelleşemeyen, yerelleştirilmeyen global olabilir mi? Her alanda olduğu gibi bilgisayar dünyasında da “global olalım, neyse öyle bilelim, çevirmenin anlamı yok. “command prompt” ise biz de öyle diyelim. Ha komut istemcisi ha command prompt ne fark eder” diyenler hep olacaktır. Ama bunu diyenlerin azınlık mı, çoğunluk mu olacağı bizlerin çabalarına, çalışmalarına bağlı unutmayalım.

Sinema için “sadece hareketli resim” demek ne kadar doğruysa, globalleşmeyi de sadece “ingilizce” ye indirgemek o kadar doğru olur.

Ne demişti rahmetli Uğur Mumcu: “Bilgi sahibi olunmadan fikir sahibi olunmaz”…