Archive for October, 2010

7/24 – bilmek ve alışmak

Thursday, October 21st, 2010

“hayatın güzelliği, büyük olaylarda değil, küçük detaylarda saklıdır” – jim jarmusch

sabahın telaşı, günün yoğunluğu ve akşamların yorgunluğu bedenimizde ve zihnimizde kocaman delikler açacak. ve o kadim soru hep aynı zamanlarda ve hep aynı yerde düşüverecek aklımıza ve hep -bir sigara dumanı gibi- dağılıverecek gözlerimizin önünden usulca.

“yapılmak zorunda oldukları için yapageldiğimiz günlük ritüellerden arta kalan ufacık, kısacık zaman dilimlerine sıkıştırmaya çalıştığımız ve ancak binbir uğraşla kendi kendimize yaratabildiğimiz bu minicik zamanlarda yaşayabildiğimiz, kelebekvari bir hayat için bu kadar uğraşa değer mi?”

uğruna isteklerimizi yarınlara, hayallerimizi “birgün mutlaka yapacağım” lı cümlelere, sevdiklerimizi telefona, arkadaşlarımızı sosyal paylaşım sitelerine hapsettiğimiz, 7/24 hayatımızı işgal ve dahi iğfal eden onca şeyden geriye ne kalıyor? geçen zamanla beraber tükenirken ömrümüz, daha ne kadar kemiriverecek bu eksiklik duygusu ruhumuzu? daha ne kadar kolkola yaşamak zorunda kalacağız bu yaşanmamışlık duygusuyla.

kelimeler yine aynı ritimle dökülüverecek ağzımızdan, bakışlarımız yine aynı şekilde donuklaşacak ani bir parlamanın ardından, yine aynı zamanlarda uyanacağız düşler diyarından, saatler hep aynı zamanlarda hatırlatacak bize nerede olduğumuzu, yollar yine aynı yere götürecek bizi, turnikeler hep aynı şekilde ötecek, aynı kelimeleri duyup, aynı ifadelerle avutacağız yorgun bedenlerimizi.  ve hep takılı kalacak dilimizin ucuna ya “amalı” ya da “keşkeli” birkaç cümle.

biliyoruz değil mi? biliyoruz…biliyoruz…

ama bilmek alışmak anlamına gelmiyor ki :)

insan hiç bir şeye alışmamalı.