Toronto”s House on the Hill – Tepedeki Ev

“Eski” veya “tarihi” dediğimiz şey çok göreceli anlamlara sahip. Çocukluğumda büyük abimin gözalıcı, turuncu kutuda sakladığı madeni para koleksiyonunu gizli gizli açar, her bir madeni paraya uzun uzun bakardım. Sonuçta o madeni paraların hemen hepsi benden daha “eski”, benden daha “tarihi” ve görüp geçirdikleri yıllar itibariyle benden daha büyüktüler. Benim doğum tarihimden sadece beş ya da on yıl daha önce basılmış bu paralara yüzlerce yıllık tarihi eserlermiş gibi bakardım. O yıllar itibariyle benim kısacık tarihimde beş ya da on yıl yüzyıla bedeldi galiba. Muhtemelen büyük abim ise o paralara sadece ve sadece coçukluğunda geçerli olan paralar olarak bakıyordu. Benim açımdan kendi kısacık kişisel tarihimin çok ama çok ötesinde olan o paralar abim için sadece bir çocukluk anısıydı belki de.

Tam da önümdeki vazoda 1929 tarihini görünce yukarıda aktardığım çocukluk anım; abimin madeni para koleksiyonu ve benim onlara bakışım aklıma geldi. Tarihi görece kısa olan bir ülkede 1911 yılında inşa edilmiş bir yapı şehrin en önemli tarihi eserleri arasında sayılabiliyor, 1929 ya da 1943″te yapılmış bir koltuk takımı seyir alanının en alımlı yerlerinden birinde ziyaretçileri selamlayabiliyor ya da 1950″lere ait bir tablo duvardan size göz kırpabiliyor. Eğer siz tarihi bin yıllarla ölçülen bir şehirden geliyorsanız durumu biraz garipseyebiliyorsunuz. Siz bu eserlere sadece 1900″lü yıllardan kalma bir iki parça eşya gözüyle bakarken, bu şehrin insanları sizin bir iki parça eski eşya dediğiniz şeye “muhteşem bir tarih” diye bakıyorlar.

Şehirde gezilebilecek “must see” dedikleri liste kısa olunca, çok istekli olmasamda gelmişken göreyim şurayı diyerek “Casa Loma” nın yolunu tuttum. Gerek şehrin insanları gerekse tanıtım broşürleri burayı şehrin mutlaka görülmesi gereken önemli yerlerinden biri olarak gösteriyorlar. İspanyolca anlamı “tepedeki ev” olan bu şatonun ne sahibi ne de mimari ispanyol iken ne diye ispanyolca bir isim vermişler pek anlaşılmıyor. Galiba bizde bir dönem olur olmaz herşeyin fransızcasının kullanılmasına yol açan fransız hayranlığının ispanyol eşdeğeri burada bir dönem etkili olmuş. Kim bilir?

Şatonun tarihi anlamda ilgi çekecek bir yanını ben bulamadım. Şato olması, iç dekorasyonunun çok güzel olması, gotik tarzda yapılmış bir yapı olması ve 1900″lerde yaşamış zengin bir ailenin yaşam tarzı hakkında bilgi vermesi dışında da pek bir şey yok. Söz konusu şato X-men, Chicago ve diğer bazı filmlere de çekim için ev sahipliği yapmış. Zamanında 40″dan fazla hizmetlinin görevli olduğu dev bir şato yani.

Burayı gezdikten sonra tekrar anladım ki “tarihi” veya “eski” gibi kavramlar kendi tarihinizin nerede başladığına o kadar bağlı ki. Tıpkı benim kendi doğum tarihimden beş-on yıl önce basılmış paralara tarihin ötesindenlermiş gibi bakıp, hayretlere düşmem gibi, Toronto”lularda bu şatoya hem şehrin simgelerinden biri hem de tarihi bir yapı gözüyle bakıyorlar.

başka kentler, başka denizler…

Neşeli günler…

Tags: ,

Yorum yap